4 Kasım 2008 Salı

IV. Rüzgar

I.
Yolundan dönüp, nefesin tüketen
Azrail’den çabuk, ölümü fısıldayan
Gökyüzü derin ve sonsuz
Yaprakları döken, gülü eğen
Yolumdan döndüren
Azrail’in nefesi
Ölümün habercisi
Rüzgâr
Büyük kır bahçeleri, karanlık orman
Su sesini izle, taştan yol, bakışlarımı eğen güneş
Sessizliğim soluklarımla kesiliyor
Gökyüzü derin ve sonsuz
Parıltılı yaz güneşi
Doğumun sonrası; lanet
Kızıl gökyüzü, gri bulut
Ölümün habercisi
Rüzgâr
Bereketmi verdiği?
Soğuk ve acıydı suratıma vuran yağmur
Yeryüzünün yeşil otlağı
Koyundan bozma insan
Laneti duyurdu kulağıma.
Yaşamadan ölen canlıların günahı
"Basit yaşamları" diye buyurdu
Tepede çok uzakta ve altında
Ölümün habercisi
Rüzgâr
II.
Küçük hayalleri vardı da
Gerçekleştirmeye büyük inanç
Melekten kanat, bozma bir araç
Ayakların olmadığı ruhani hayat
Hazarfen’in rüyası, insanın doğası
Hazarfen’in rüyası, göğün tepesi
Çıktıda kulenin tepesine, kendi kendine;
“Ahh… Ölümlü aklıma biraz ilham,
Ahh… Günahsız yaşamadım ama
Günahkar seytandan da olsan bir kanat”
Hazarfen’in küfrü, inançsızın doğası
Hazarfen’in küfrü, kaftanın gölgesi
Üstüne çökünce karanlık, sisi araladı kanatlarla
Tutunamadı hilalin ucuna
Uçtu Babilin tepesinden, rüzgarın son nefesiyle
İndi yeryüzünün kara toprağına
Şeytandan bozma bir alet
Şeytandan bozma bir alet
Ahh... Şeytandan bozma bir alet
Ahh... Şeytandan bozma bir alet
Günahkar seytandan da olsan bir kanat!
III.
Suyun derindir deniz
Nefesin güçlüdür rüzgar
Aklın delidir insanoğlu
İnsanoğlu...
Uçmayımı hayal eder yoksa
Isığın yok, inancında yoksa
Devrilmelidir boşluğa
Boşluğa...
IV.
Gökyüzü;
Kavuş bana
Rüzgar;
Aklımı aldın
Uçmayı bildimde
Vazgeçmedim senden
Varlığını hissettimde
Varmadan edemedim yanına